“Şehîd” deyince, “Bayrağa sarılı tabut!” zannettirildi, yıllardır..
“Şehîd”in kim olduğunu, annesine-babasına-bacısına-gardaşına sormak gerek; varsa yürek!..
Şahsen kaç kere yaşadım; “ateş düşen ocağa evlâdın şehâdet haberini götüren heyet”de!..
Bir köy evinde… “Çivilenmiş tabut”daydı, evlât..
Anne, çığlıklarla açtırdı!.. Kanlı kefeni sıyırdı, titreyen elleriyle..
Paramparça olmuş kanlı yüzünü yalarcasına öptü, öptü!.. Bayılıp yığıldı, tabutun kenarına!
Babası da, şehîd’in sağlam kalmış ayaklarını öptü!.. Ve o da bayılıp düştü yere!..
Namaz öncesindeki “protokol konuşmaları”ndan iğrendim!…
Sloganlarla, tekbirlerle eller üzerinde taşıdığımız “bayrağa sarılı tabut” zannettirilir bize!..
“Eloğlu” varsa tabutta, kolay gelir, acıyı atlatmak, tv’lerin başında kahvaltı sofralarımızda, kanepeye uzanan, cepheden uzakta, evdeki oğullarımızı kucaklayan bedenlerimize..
Bize kolay gelir; “yiğitlerimiz, aslanlarımız, komayın, vurun düşmana!” diye klavyeden nâralar atmak!.. En cafcaflı kutsal sözlerle başsağlığı döşünmek!..
Oğlunuzun kanlı kefenini, çivili tabutları sökerek öptünüz mü?!..
Öpen anneler-babalar gördünüz mü?.. Sınırötesindeki, nöbetteki Mehmed’lerin anne-babalarının yüreğiyle buluştunuz mu?..
Vatan, evlâtlarımızın sağlığıyla birlikte sağolsun!..
Evlâtlarımızı; “kazanacakları savaşlarla değil, koruyacakları barışlarla” yaşatmaktır, marifet..
Zira Allah’ın vaadettiği zafer; barışı kazanmaktır, îmanım..
Bugün Afrin’de… Bugün ve yarın ve daima..
Allah daimî muzafferiyetler bağışlasın Mehmedlerimize.. Minnet ve şükran dolu dualarımla..
LİDERLİK BAKIŞI/Çivili Tabut’daki Şehîd!
Yaşar Ateşsoy
1478