14 C
Karabük
14 Ekim Pazartesi 2024

Komşumuz Zeki ağabey ve Seher abla

Oturduğumuz evin karşısındaki dedemin diğer evine ‘karşıki ev’ veya ‘mavi ev’ derdik… Birkaç yıl mavi evin 1. katında oturduğumuz da oldu. Mavi evin küçük bir bahçesi vardı, annem oraya güller, zambaklar ve birçok çiçekler dikmişti. Zambaklar açtığında o renk cümbüşünü hayretle izlerdim hele o güllerin harika kokusunu hiç unutamam.

Babaannem sabah erkenden kalkar o küçük bahçenin kenarında eliyle çul kilim dokurdu. Boş durmayı hiç sevmezdi rahmetli babaannem…

Yıllar önce mavi evin 2. katına yeni evli çift taşındı. Zeki ağabey ve Seher abla yeni komşumuz olmuştu, ikisi PTT’de devlet memuruydu.

Üst katta marangoz Sezai amca, birinci katta da Antepli Rabia hanım teyze oturuyordu. Onlar “kiracı” değil komşularımızdı. Öylesi sıkı bir komşuluk bağı vardı. 

Evimizin ön tarafında Zarife teyzelerin 3 katlı evi vardı. O evin bahçesinde şu an tarif edemediğim yuvarlak fıskiyeli çok hoş küçük bir havuz bulunuyordu.

Zarife teyzelerin evinin yan tarafında Portakallar’ın bahçeli tek katlı evi vardı.

O zamanlar telefonlar manyetoluydu. 

Telefon numaramız 198’di -şimdi gençler anlam veremeyebilir- ama gerçekten evet telefon numaramız sadece 198’di.

Ankara’da, İstanbul’da veya bir başka şehirdeki yakınınızı, akrabanızı arayacaksanız ahizeyi kaldırıp manyeto kolunu 2-3 defa çevirince karşınıza PTT santral memuresi çıkardı. 

Bir Ankara yazdıracağım (…) falanca numara ile görüşmek istiyorum

Öyle hemen aradığınız numarayla görüşemezsiniz. PTT santral memuresi kaydı alır ve telefonu kapatırdı. 2 saat sonra mı 3 saat sonra mı hiç belli olmaz belki saatlerce beklerdiniz.

Bir gün Ankara Gölbaşı’ndaki halam aranacaktı “Ben yazdırayım” demiştim. Ahizeyi kaldırdım manyeto kolunu çevirdim “Ankara yazdıracaktım” der demez “Atilla sen misin?” sorusuyla karşılaşınca şaşırdım meğerse komşumuz Seher ablaymış…

Seher abla sadece bize değil mahallemizdeki herkese yardımcı oluyordu. 

Rahmetli Şükrü ağabeyim Diyarbakır’da askerdi ve her zaman görüşme imkanı olmuyordu. Seher abla anneme “Sen merak etme ben Şükrü’yü bulur seni konuştururum” der ve mutlaka gerçekleştirirdi. 

Sadece bu değildi tabi ki… Eşi Zeki ağabey ile birlikte örnek bir aile çok iyi dost, sevecen, içten samimi insanlardı. Dedim ya sıkı bir komşuluk bağımız vardı.

Yıllar süren komşuluğumuz Zeki ağabeyin Aydın’a tayini çıkmasıyla sona erdi.

Bir süre sonra günlük telaşlar koşuşturmalarla iletişimimiz koptu.

…Ve yıllar sonra dün akşam Zeki ağabeyin daha önce vefat ettiğini öğrendim. Nasıl üzüldüm anlatamam… Ruhu şad mekanı cennet olsun. Başta Seher ablaya, ailesine ve yakınlarına geç olduğunu biliyorum ama baş sağlığı ve sabırlar dilerim.

 ★

Maziye, eskiye takılı kalmak değil sadece daha önce yaşanan güzellikleri anmak istedim. O güzel komşuluklar unutulmasın, bilinsin tarihe not düşeyim istedim.

 

780

Facebook Yorumları

Son Haberler