4 C
Karabük
12 Aralık Perşembe 2024

Ölümcül olabilir: İnsanların gölgesini ve kokusunu algılıyor!

Türkiye’de yaygın olan bazı haşere türleri, insanları ısırdığı zaman ölüme neden olabiliyor. Yaz aylarında ortaya çıkan haşere türleri, bazı illerde özellikle Karabük çevresinde yoğun görülüyor. İşte, ölümcül olan haşerelerin görüldüğü iller…

Havaların ısınmasıyla birlikte park ve bahçe gibi açık alanlarda vakit geçirme sıklığının artması, kene vakalarını da tetiklemeye başladı.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Açıcı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Esra Tanyel açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Mustafa Açıcı, Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünü en çok taşıyan kene türünün ‘Hyalomma Marginatum’ olduğunu belirterek KKKA virüsünü taşıyan bu kenenin en fazla Kelkit Havzası ve bu havzaya yakın kentlerde görüldüğüne dikkat çekti.

“TÜRKİYE’DE OLDUKÇA FAZLA RASTLANIYOR”

Kene türlerinin hepsinin virüs taşımadığını belirten Prof. Dr. Mustafa Açıcı, “Yumuşak kene dediğimiz grup daha çok meskenlerde bulunuyor. Tropikal ve sıcak iklim bölgelerinde yaygın olarak görülen kene türlerinin bir kısmı Türkiye’de görülüyor.”

“Bazı viral enfeksiyonları taşıyan ‘Ixodıdae’ adlı kenelere, Türkiye’de oldukça fazla rastlanıyor. Kenelerin hepsi virüs taşımıyor ama yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki ‘Ixodıdae’ denilen sert ve yumuşak kene türü enfeksiyona yol açabiliyor” dedi.

KKKA HASTALIĞINA RASTLANMA SIKLIĞI DAHA FAZLA OLAN İLLER

Türkiye’de her bölgede kenenin görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Mustafa Açıcı, “Karadeniz Bölgesi’nde rutubet fazla olduğu için ‘Rhipicephalus’ denilen kene türü yaygın olarak görülüyor. Sıcak ve kurak bölgelerde ise ‘Hyalomma’, ‘Dermacentor’ gibi kene türlerine rastlıyoruz.”

“Kene türleri, bölgenin rutubet durumuna göre değişim gösteriyor. Bazı kenelerin gelişimi için yüzde 80-90 nem yeterliyken, bazı kene türleri için yüzde 60 yeterli oluyor.”

“Türkiye’de KKKA virüsünü en çok taşıyan kenenin ‘Hyalomma Marginatum’ adlı türüdür. Gümüşhane, Tokat, Çorum, Zonguldak, Sivas, Yozgat ve Karabük’te ‘Hyalomma Marginatum’ cinsi daha yaygın olduğundan KKKA hastalığına rastlanma sıklığı bu illerde daha fazla” diye konuştu.

“BULAŞAN VİRÜS, KENE İÇERİSİNDE ÜRÜYOR VE BU VİRÜS DOĞADA KENELERLE YAYILIYOR”

Kenelerin en aktif olduğu dönemin yaz ayları olduğuna işaret eden Prof. Dr. Açıcı, “Bazı türlerin de sonbahar-kış aylarında aktif olduğu bir periyot var. Mesela, yaptığım bir çalışmada kış mevsiminde koyunların kulaklarının içinde ‘Rhipicephalus’ kenelerinin ‘nimf’lerine (ergine benzeyen kene) bol miktarda rastladım.”

“Keneler doğada diğer hayvanlardan da kan emerek gelişimini devam ettiriyor ve sonrasında toprağa düşüp yumurtluyorlar. Böylelikle yeni nesilleri ortaya çıkıyor. Yumuşak ve kumlu topraklarda gizlenmeleri ve yumurtlamaları daha rahat olduğundan buralarda daha fazla kene bulunuyor. Dolayısıyla üremeleri daha da kolaylaşıyor.”

“Bazı türler ise ağaçlık alanları tercih ediyor çünkü kolaylıkla kan emebilecekleri hayvanları bulabiliyorlar. Virüs taşımasa dahi bir kene, virüslü bir hayvanın kanını emerken enfekte olabiliyor. Bulaşan virüs, kene içerisinde ürüyor ve bu virüs doğada kenelerle yayılıyor” şeklinde konuştu.

“KENELER GÖLGE VE KOKUMUZU ALGILIYORLAR”

Doğayı seven insanlar için kenenin tehdit oluşturduğunu vurgulayan Açıcı, “Keneler gölgemizi ve yaydığımız karbondioksit kokusunu da algılayarak aktif duruma geçiyorlar. Kimisi de otların yüzey kısmında bekliyor. Kenelerin ayak ucunda yastık benzeri bir oluşum bulunuyor ve rahatça deriye nüfuz edebiliyor.”

“Bu yüzden kene üzerimizde yürürken farkında olmayabiliyoruz. Gerek çalışma esnasında gerek doğada oldukça deneyimim oldu. Böyle alanlara çıkıldığı zaman özellikle kasık, göbek ve eklem bölgeleriyle beraber tüm vücudumuzu muhakkak kontrol etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde istenmeyen sonuçlar doğabilir.”

“Tutunma söz konusu ise bir pens yardımıyla çok zorlamadan yavaşça keneyi çıkarmamız gerekiyor. Kesinkes dişli bir aletle çıkarmalıyız. Eğer bir sağlık kuruluşuna yakınsanız oraya başvurmak daha doğru olur” ifadelerini kullandı.

KKKA HASTALIĞI GENİŞ BİR BÖLGEDE GÖRÜLMEYE BAŞLADI

2002 yılından itibaren KKKA hastalığının yoğun olarak görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Esra Tanyel ise, “KKKA hastalığı geniş bir bölgede görülmeye başladı. Kelkit Havzası ve çevre iller dışında da kenelere rastlandı. Yaz ve bahar aylarında; ateş, halsizlik, kas ağrısı, eklem ağrısı ve kanama gibi şikayetlerle başvuran hastalarda KKKA hastalığı ihtimalini muhakkak düşünmemiz gerekiyor.”

“Diş eti ve burun kanaması, iç kanama ve idrardan gelen kan gibi belirtiler şeklinde seyredebilir. Vakalarımız nisan ayında gelemeye başladı. Hastanemizde kene vakasından dolayı 4. hastayı yatırdık. Ekim ve kasım aylarına kadar sürecin devam edeceğini düşünüyoruz.”

“Bazı bölgelerdeki hastanelerde kan temininde ciddi sıkıntılar olduğundan hastalar bize gönderiliyor. Hastanemiz, ileri tetkik ve özel tedavi gerektiren hastalıklar için yüksek teknoloji içeren eğitim ve araştırma hizmetlerinin verilebileceği altyapıya sahip üst düzey (3. Basamak) olduğu için bölgedeki ağır hastalar buraya sevk ediliyor.”

Facebook Yorumları

Son Haberler