Türkiye Gazeteciler Federasyonu 6. Olağan Genel Kurulu için geçen hafta sonu Ankara’daydım. 3 Nisan 2008’de Karabük’te yapılan Başkanlar Konsey toplantısında Karabük Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Federasyonu üyeliğine kabul edildi. Genel Başkanlığını Nazmi Bilgin’in yaptığı Türkiye Gazeteciler Federasyonu ile KGC olarak diyaloglarımızı mesleğimiz ile ilgili karşılıklı görüş alışveriş ve saygı güven çerçevesinde sürdürdük.
Yeni üye olduğumuz Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nda 38 gazeteciler cemiyet başkanını Safranbolu’da konuk ettik. Bu arada 3 Nisan etkinliklerinde Genel Başkan Nazmi Bilgin’in yoğun programı olmasına rağmen kortej yürüyüşüne kendi isteği ile katılma isteği dikkatimi çekmişti.
“Uçbeyleri” diyordu cemiyet başkanlarına her konuşmasının başında…
Safranbolu’da yaptığı konuşma yanı sıra önce Antakya ardından da Mersin’deki Başkanlar Konsey toplantısındaki konuşmalarında da “Uçbeyleri !..” sözüyle başlıyordu…
Gelenek olarak son başkanlar konsey toplantısının yapıldığı ilin başkanı yapılacak ilk toplantıda önceki sonuç bildirgesini okuyordu. Antakya’daki toplantıya KGC’nin flaması ve Türk Bayrağı ile gittim, sonuç bildirgesini okuduktan sonra “Şimdi bayrağı sayın başkana teslim ediyorum” diyerek Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abdullahoğlu’na teslim ettim. Genel Başkan Nazmi Bilgin bu bayrak teslim edilmesini “anlamlı ve önemli” bularak bundan sonraki her toplantıda sürdürülmesini istedi. Ve Mersin’deki toplantıda da bu gerçekleşti…
*
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel 27 Eylül 2009’da Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
Destek istedi.
Kongre salonunda hoş olmayan görüntülerin eşliğinde Atilla Sertel Genel Başkan seçildi.
Kongreye KGC delegesi Mehmet Aşar ve İsmail Akça ile birlikte katıldık. Oy kullanma süreci başlayıp listeler dağıtılınca Genel Başkan Nazmi Bilgi’nin listesinde Karabük Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak Yüksek İstişare Kurulunda yer aldığımızı görmek benim için sürpriz oldu. Listede yer aldığımı o gün orada o salonda o anda haberim oldu.
Listede yer almak gibi hiçbir beklentim olmadı ve talebimde!..
Sadece Kastamonu Gazeteciler Cemiyet Başkanı Hüsnü Acar’a “Yapılacak genel kurulda senin Batı Karadeniz Bölgesini temsilen yönetimde olman gerekir” temennisinde bulundum. İşlerinin yoğunluğu nedeniyle yapamayacağını söyledi, sonra Düzce Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Tayhan ile görüştük… Kastamonu, Bartın, Bolu, Düzce, Zonguldak, Adapazarı Batı Karadeniz Bölgesi olarak birlikte hareket isteğimiz birliğin beraberliğin bir güç olduğu içindi.
İkiyüzlü olmadım, ikili oynamadım.
Haklının yanında, haksızın karşısında oldum.
Uçbeyleri diyen bir genel başkanın listesinde olmak onur vericidir.
Kaybetmedim, kazandım!..
Kazandıklarım arasında ne mi var?
Mesela bir beyefendi bir duayen Ünal Türkeş ağabey var..
Mesela Zeki Dişkaya…
Mesela Ergün Ata var..
Mesela A.Şefik Mollamehmetoğlu var…
Mesela Mevlüt Yeni var…
Ve burada tek tek isimlerini yazamayacağım yüreği sevgi dolu başkanlar…
Buradan hepsine kucak dolusu sevgiler gönderiyorum.
Bu arada kongre salonunda bir delegenin “Vefa diye bir şey var, Ahde-Vefa” sözü hala kulağımda…
Ve Nazmi Bilgin’in “sırtımdan hançerlediler” sözü!..
1884
